Pandemi döneminde kadın
Deprem, sel, ekonomik kriz, salgın gibi afet dönemleri birçok insanı olumsuz yönde etkileyen kaynakların yetersiz kaldığı, kaynaklara ulaşımın zorlaştığı dönemlerdir. Bu dönemlerde kaynaklara ulaşma noktasında ki eşitsizlikler de artmakta olup yoksulların, mültecilerin, yaşlıların, kadınlar ve çocukların var olan kaynaklara ulaşımı daha da zorlaşmaktadır.
Toplumda yaşanan eşitsizliklerin arttığı bu afet dönemlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği de gittikçe artmakta ve derinleşmektedir. Kadınlar açısından toplumsal cinsiyet eşitsizliği ev ve diğer yaşam alanlarının yanı sıra; iş yerlerinde de gittikçe belirginleşmektedir. 2020 yılı Mart ayı itibariyle ülkemizde pandemi ilan edilmesiyle yaşananlar da bu durumunun örneklerindendir.
Pandemi ilanı ile alınan önlemler ( evde kalma sürelerinin artması, okulların kapatılması sonrasında online eğitime dönmesi) kadın ve çocukları bir çok alanda eşitsizlik ve şiddet ile karşı karşıya bırakmıştır. Şiddet uygulayıcısı ve şiddet mağdurunun uzun süre aynı ortamda kalmak zorunda olması ve şiddet yaşandığında ulaşılabilecek kurumlar konusunda eksiklik olması ve uygulanan kamu politikaları ve İstanbul sözleşmesinin uygulanmaması şiddet olaylarının artmasına sebep olmuştur.
Bu dönemde kadınların yaşadığı zorluklar sadece fiziksel şiddete maruz kalma açısından değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin belirginleşmesinden dolayı ekonomik, duygusal ve psikolojik şiddete maruz kalmalarına veya hak kayıpları yaşamalarına da sebep olmuştur.
Özellikle Türkiye gibi ekonomik olarak güçlük yaşayan ülkeler de pandemi dönemi kadınlar açısından ekonomik şiddetin yaşanmasını daha belirgin hale getirmiştir. Genel de kayıt dışı, güvencesiz ve ev işçisi olarak çalışan kadınlar bu dönemde işsiz kalmıştır. Yine özel sektör de esnek çalışma ve ücretsiz izin durumunun yaşanması sebebiyle ilk işinden edilen yani ilk gözden çıkarılan elemanlar kadınlar olmuştur.
Normal zamanlarda da yaşanan ev içi toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden dolayı kendine alan yaratmak için bir sistem oluşturmak zorunda kalan kadınlar, pandemi döneminde bu sistemlerin tamamen değişmesi ya da yok olması ile kendilerine kalan özel alanı kaybetmişlerdir. Örneğin ev temizliği için dışarıdan birinin gelmesi ya da yoğun çalışma koşullarında yemek yapmak yerine dışardan yemek yeme durumu, çocuk var ise çocuklara bakacak birinin olması veya çocuklarının okula gitmesi durumu söz konusu olması kadınların için alan yaratmaktaydı. Her ne kadar bu alanı başka kadınlardan destek alarak yapmaya çalışsalar da; pandemi döneminde bu durum tamamen değişti. Bu dönemde kadınlar hem organize eden hem yapmak zorunda kalan konumuna gelmiştir. Üstüne bir de online eğitim konusunda çocuklar ile daha çok kadınların ilgilenmek zorunda kalması, engelli, yaşlı yakınların evde bulunması da kadınlar açısından iş yükü olmuştur. Böylece kadınlar kendi özel alanlarını tamamen kaybetmiştir. Diğer yandan bu işlerde ücret karşılığı çalışan diğer kadınlarda işlerinden olmuştur. En vahim olan da bu durumun sanki kadınlar için normal bir süreç olarak görülmesi ve kabul edilmesidir.
Devlet kurumlarının politikaları da daha çok kadınları eve mahkum kılmıştır. Çocukların okula gidememesinden dolayı verilen izinler daha çok kadınlara yönelik olmuş ve çocuk bakım sorunu kadınlara indirgenmiştir. Aslında çocuk bakımının bir ebeveynlik sorunu olduğu görmezden gelinmiştir. Yukarıda belirtilen her şeyin toplum ve devlet açısından benzer olduğunun somut bir göstergesidir. Yani devlet politikaları da bu durumu belirginleştirmektedir.
Bir yandan pandemi ile birlikte artan şiddet olayları, diğer yandan toplumsal cinsiyetçi rollerin daha belirginleşip normalleşmeye başlaması; kadınların aslında kendileri için alan yaratmak bir yana var olan alanlardan da edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Ve tüm bu yaşananların biz kadınlar açısından bedensel olarak tükenmekle beraber duygusal olarak da tükenmişlik yaratması normaldir.
Tüm yönleriyle kadınlar açısından zor bir dönem olan pandemi döneminde dayanışmanın önemi görülmektedir. Biz kadınların böyle kriz dönemleri dayanışmayı güçlendirmek için planlarımızın olması gerekmektedir. Ve bu planlar için de devlet otoritelerine baskı uygulayacak politikalar geliştirmeliyiz.
Yaşasın kadın dayanışması, Jin jiyan azadi…